30.05.2015
Ahmet Altan
‘’Tehlikeli Masallar’’ kitabını daha önce okumadığım için üzgünlüğümü
belirtmek isterim. Her zamanki Ahmet Altan işte yine yapmış yapacağını.
Her Ahmet Altan kitabından sonra hayranlığımı ve
düşüncelerimi çevremdekilere anlatmaktan alıkoyamam kendimi, ve yine böyle
oldu.
Son romanım diye belirttiği ve iliklerinizde hissedeceğiniz
yalnızlığı ve yalnızlığını, deneyimlerini, aşkla karışan karışık duygularını,
cinayetleri, engel olamadığı özgür düşüncelerini mükemmel bir edayla yazmış.
‘’Yanımda kimse
olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığı
için yalnızım ben.’’demiş mesela
Nasıl da güzel demiş…
Yaşamını öyle güzel yazmış ki gözlemlerini öyle güzel
betimleyip anlatmış ki tekrar tekrar aşık oldum. Tıpkı kitap da adı geçen
Berrin gibi…
Berrin de kitabını okumuştu, ve aşık olmuştu yaşça büyüktü,
yazar olduğunu biliyordu. Bir önceki Zübeyde ye kendisini benzetmişti. Yazara
hep o kızı sordu yazar bunun hayal ürünü olduğunu anlatamadı kitabın bazı
yerlerin de diğer kitabı anlatırken şaşkınlığı apaçık ortada.
Ben bunu tranvay da her sabah 7:00 de okuyup Akşam eve
dönerken de her akşam 6:00 da 1 saat okuyarak 2 gün de bitirdim, ve inanın
bazen yüzüm de kocaman bir gülümseme belirdi. Bazen de şaşkınlık, bazen de
birer hüzün takip etti. Ardı arkası kesilmeyen karışık duygular zinciri…
Kitap bitince yüzüm düştü, dudaklarımı büzdüm içime kocaman
bir fil oturdu. Tıpkı kitap da berrinin bir fil gibi yemek yediğini söylediği
gibi o fil benim kalbime oturdu. Kitap bitmeseydi ama ya dedim.
Sevdayı çok sevmişti, sevda aynı duyguları hissetmiyordu ama
vazgeçemiyordu da sevgilisi olduğu halde bırakamıyordu. Yazardan vazgeçmedi
yeni ben öyle sandım fakat öyle değildi sevda sadece yazara acı veriyordu.
Berrine inanmıştım yazar gibi bende sevdim ama o da bıraktı, bunu hak etmemişti yazar ama gitme Seni
seviyorum da diyememişti. Yazar karışıklıklar
için de kalırken onlarda karışık duygularla terk etmişlerdi…
…’’bostan dolabının
yanında ki; suları bana kahverengi gözüken o küçük ve eskimiş havuzdaki solgun
ve kederli nilüferlere gidip bakardım çocukken, babam onların kökleri
olmadığını anlatmıştı bana, neden bu çiçekleri hep bir şeylere benzetmek için
kullandıklarını ancak büyüyünce anladım. Yalnızca bu çiçekler hep bir yerlere
gidecekmiş gibi azade ve özgür oluyorlar, ama küçük bir havuzun içinde bir yere
gitmeden yaşıyorlardı. Hayatta böyle bir şeydi benim için; hep bir yerlere
gidecekmiş gibi duran, yalnız ve bir yere gitmeyen bir çiçek bütün bir hayatın
özeti buydu.’’…
Kitap da bir bölümdü sadece ufak bir kısım okumanızı tavsiye
ederim.
‘’Tanrının büyüklüğü nedenleri gizlemekte,
kralların büyüklüğü onları bulmakta yatar.’’
Hazreti Süleyman
Dibin notu; Bu
kitabı nasıl yazı bilemiyorum. Tabii yazarları anlamak çok farklı fakat bir
yazarla tanışıp sohbet etmek en çok isteklerim arasında. Ben yazarların
dünyasına aşık biriyim bunu bir kere daha anladım.
Ahmet Altan ‘’Tehlikeli Masallar’’ Can Yayınları…
Sürç-i lisan ettiysem affola, Kitabı Aşk’la okumanız
dileğimle hoş kalın.
Sinem Kandemir