...
Duygularına engel olamayan biri vardı bir zamanlar öyle
ısrarcı, öyle lüzumsuz öyle doyumsuzdu ki hiçbir zaman kimse unutamadı onu.
Sevdiklerinden veya saygı duyduklarından değildi görüşmek istemeleri ama görüşmeden
de duramayan tiplerdi bunlar.
Zamanla herkes soyutladı kendini, öyle bir yalnız kaldı ki
afalladı, şaşırdı. Yalanlarla düzene soktuğu hayatının farkına daha sonra
varacaktı.
Herkesin kendisini sevdiğini düşündü, herkesin onsuz
yapamayacağını, buna rağmen herkesin arkasından konuşup yüzüne güldü. Ve
bunları yapmaya devam etti. Kimse anlamaz
diye düşündü en yakınlarına iftira atıp en uzaktakilere sarktı. Bunları
yaparken hiç utanmadı alışmıştı. Öyle büyümüş öyle yetişmişti…
Yalanlarla kurulu hayatı takırdamaya başladı. Temeli
yalanlarla olan bir hayattan hayır beklemekte aptallıktı zaten farkına varmış,
hüzünlenmiş ağlamaklı ve içine karamsar düşünceler çökmüştü. Her şey için çok
geç olduğunu, nasıl bu kadar gereksiz bir hayat yaşadığını 3 - 4 kış sonra anladı.
Çevresine baktığında yalandan dolandan hoşlanan arkadaşları
kalmıştı. Mutsuzluktan mutsuzluğa sürüklendi. Mutsuzluğun en dibine yuvarlandı
Sisifos gibi cezalandığını düşündü en sevdiği kitaptı bu ayrıca.
Hayat onu böyle cezalandırmıştı ve cezalandıracaktı. Onun
için üzüldüğümü belirtmek isterim…
Sinem Kandemir…